Ne yaparsanız yapın başarı istiyorsanız, yaptığınız işe inanmalısınız.
Hedefleri olan insanların çoğu, bir gün bunun gerçekleşeceğini umuyorlar. Umut genellikle şansa güvenmediğinden yeterli değildir.
Birçok insan birgün zengin olabilecekleri umuduyla yaşar. Bununla birlikte, bunu gerçekleştirecek yetenekleri olduğuna gerçekten güvenmiyorlar. Genellikle eylemlerinin kapsamı beklemek, piyango oynamak ya da kumarın başka bir biçimini kullanmaktır. Açıkçası şansa güveniyorlar.
Eğer bir başarıya ulaşmak istiyorsan ilk önce bunu gerçekten yapabileceğine inanman gerekiyor. Ancak bu şekilde başarıya ulaşmak için gerekli olan güce sahip olacaksınız. Sırtınızı yaslayıp oturarak başarı beklemek, uygulayabileceğiniz en kötü stratejidir. Saçma mı geldi oturup beklemek. Evet saçma ama başarabileceğinize güçlü bir iç inancınız olmadan, yapabileceğiniz en olası eylem şekli budur.
İnanç, son derece yararlı bir araçtır ve ne yazıktır ki birçok kişi tarafından yeterince kullanılmıyor. Belki aşağıda kurduğum cümleleri siz de içinizden bazen söylüyorsunuz.
Bu yukarıdakiler gibi cümleler kurduğunuz anda artık bunlara inanmaya başlamış olursun. Ve emin olun başaracağınız tek şey bunların gerçekleştirmek olacaktır. Secret isimli bir kitap vardı zamanında. Birşeylere inanırsan mutlaka gerçekleşir, evrene pozitif mesaj yolla saçmalıkları ile herkesi inandırmayı başarmışlardı. Secret kitabının saçmalığı baki kalmak koşuluyla negatif olarak kuracağınız herşey gerçekten gerçekleşecektir. Eğer "hayatım berbat" diyerek buna inanırsan hayatın kısa bir süre sonra gerçekten berbat olacaktır.
Neye inanacağınıza siz kendiniz karar verin. İnanç gerçekleri kendisi yaratır. Tabii eğer uçabileceğinize inanırsanız bu sizi biraz zorlayacaktır. Ne kadar inanırsanız inanın, uçamazsınız. Gerçekçi olmak da zorundasınız. Aksi takdirde bir tepeden aşağıya düşebilirsiniz.
Bu kadar basit işte. Harekete geçmeden hiçbir sonuç çıkmaz. Bir şeye inandığını söylemek güzel birşey ama aslında inanmak bundan tamamen farklı bir şey.
Tabii harekete geçmek için bazı riskleri alabilmek lazım. Riskleri almamıza engel olan şeylerin başında da korku geliyor.
Bu korktuklarınız gerçekten olacak mı? Yoksa sadece zihniniz böyle mi hareket ediyor? Sanırım ikincisi.
Kendinize inanmak çok basittir. Sizde yapabilirsiniz. Sadece inancın bir güzel bir alet olduğunu anlayın. İnancı bir alet olarak kullandıktan sonra, ne olacak biliyor musunuz? İnandığınız birçok şey gerçekleşecek.
Kendinize güvenin! Yeteneklerine inancın olsun! Kendi gücüne alçak gönüllü bir güven duymaksızın başarılı veya mutlu olamazsın.
Sırtınıza yaslanıp hedeflerinize ulaşmayı ummayın boşu boşuna. Onları kaçınılmaz yapın. Tam olarak ne elde etmek istediğinizi hayal edin. Kafanızda ulaşmak istediğiniz resim belli olsun. Başarabilmeniz için bunu başarabileceğinize ve gerekecek tüm zorluklarla savaşacağınıza inanın.
Ancak hayal edersen başarabilirsin. Harekete geçmek için hiçbir zaman tam doğru zaman olmayacak. Kendindeki gücü hissettiğin anda harekete geçmelisin. Ancak bu şekilde başarabilirsin. Beklemeyin.
Hak ettiğiniz şeyleri elde etmek için yürümeniz gerekecek ekstra bir mesafe daha vardır. Bu belki zor olacaktır ama eğer inanıyorsanız yapabilirsiniz. Bu hayat sizin, bu nedenle kalbinizi ve zihninizi toplayın ve istediğiniz, hakettiğiniz yaşam için savaşın.
Rüyalarınız bir gerçek haline dönüşebilir, ancak ve ancak inandığınız takdirde.
İnandığınız şeyler, dünyayı gördüğünüz şekli ve davranışlarınızı oluşturur; Belirsizlik bulutunun, korku ve şüphe sizi sarmalayıp geleceği gizlediğinde sizi yönlendiren pusula sizin inancınızdır.
Başarının yolunu görmek için doğru inancı kurmanız gerekiyor, işte nelere inanmanız gerekenler.
Kendinize güvenmek bir klişeden başka bir şey değildir. Burada söylemek istediğim kendinize inanmak. Bunu yapabileceğinize inanırsanız başaracaksınızdır. Başardığınızı gördükçe de güveneceksinizdir. Bu biraz tavuk-yumurta problemi gibi gözükse de inanmazsanız harekete geçemezsiniz. Şüphe yolunu seçerseniz, şüphe sizi yutuncaya dek çamurlarda yuvarlanmaya hazır olun.
Sen farkına varsan da varmasan da herşeyin bir sebep-sonuç ilişkisi içinde olduğunu asla unutma. Bu sebep tekrarladığında sonuç tekrar eder. Yağmur yağacağı zaman kurbağalar vıraklar. Buradaki yağmur sebeptir, kurbağaların vıraklaması ise sonuç. Bunu değiştiremezsiniz. Sonuç mutlaka oluşacaktır. Tam tersi de geçerli değildir. Eğer kurbağa gibi vıraklarsanız yağmurun yağmasını sağlayamazsınız. Komik geldiğini biliyorum ama deneyenler olduğunu biliyorum.
Eğer fikrine inanmazsan o fikir senin değildir. Fikrine inanmalı ve savunmalısın. Burada en beğendiğim iletişim yöntemi de GASP diye kısaltılan (Girişken - Açık agresif - Saklı agresif - Pasif) şeklinde inandığı fikrini savunan kişi davranışıdır.
Sizin ürünleriniz ve hizmetleriniz için piyasada tek bir fikir oluşmaz. Mutlaka beğenenler de olacaktır, nefret edenler de. İnsanların ihtiyaçları çok farklıdır ve mutlaka tek tip ürün herkesi mutlu etmeyecektir. Bu yüzden de her müşterinin farklı görüşleri farklı bakış açıları olacaktır. Sizler tüm bu geri bildirimleri toplamaya ve onlara inanmaya gönüllü olmalısınız. Genelde insanlar ve doğal olarak kurumlar da hoşlarına giden şeylere inanmayı tercih ederler. Sizler hoşunuza gitmeyen şeylere de inanmak ve bunları iyileştirmek zorundasınız. Aksi takdirde başarılı olamazsınız.
Vizyon bizim gideceğimiz yönü belirler. Biz bu yolculukta hareket ederken sadece önümüze bakar ve diğer kaçırdığımız şeylere bakmayı bırakırsak bu büyük bir hatadır. Vizyona inanmak bu değildir. Vizyonumuz sadece bizi, şirketimizi, ürün ve hizmetlerimizi şekillendiren şey değildir. Aynı zamanda şirketimizle ve ürün /e hizmetlerimizle olan ilişkimizi de şekillendirir. Apple bir mp3 çalar yaratmak için yola çıkmadı. Vizyonu daha genişti. Bizim müzik dinlememizi, satın almamızı ve deneyimimizi değiştirmek vizyonu ile yola çıktılar. aksi takdirde bu kadar farklı bir deneyim yaşayamazdık, sadece bir ipod ürününde vizyonları sonlanırdı.
Yaşadığımız her olaydan her saniyeden yeni birşeyler öğreniriz. Bunları kelimelere döker ve beynimizdeki güzel hafıza alanlarına kaydederiz. Ama bazı şeyler vardır ki tam olarak kelimelerle ifade edemesek de kaydedilmiştir. Bu bilgiler benzer bir durum yaşandığı anda birden kelimeler olarak aklımıza gelmese de bize kendisini hatırlatır. Mesela yeni tanıştığınız birisi aslında çok parlak ve iyi niyetli birisi gibi gözükse de hiçbir yanlış birşey bulamasanız bile sizi rahatsız etmiş olabilir. Bunun neden olduğuna dair hiçbir mantıklı gerekçe bulamazsınız. Bu kişideki birşeyler (kokusu, oturuş şekli ya da kullandığı kelimeler .. farkedemediğiniz birşeyler) size eskiden kazık atmış olan birisine benzemektedir. İşte tam bu noktada kesinlikle amigdalanız harekete geçmiştir. Sizde bir karın ağrısı oluşturmuştur. Bu da sizin sezginizdir ve ona güvenin. Amigdalanızdan size bir öesaj var. Detaylı bilgi için Amigdala konulu yazımıza göz atabilirsiniz.
Sen Ne Düşünüyorsun ?