Bir ürün için bir fikriniz var ve ne yapmalısınız sorusuna hala net bir yanıtınız yok. Başarılı bir şekilde uygulayabileceğinden emin değil misiniz? Piyasaya yeni bir ürün çıkartmak her zaman büyük bir riski de içinde barındırır. Ancak riski azaltmak için öncelikle Minimum Uygulanabilir Ürün (Minimum Viable Product - MVP) geliştirebilirsiniz. Airbnb gibi şirketler de ilk çıktığında devasa bir altyapıya sahip olarak çıkmadılar. Daha önce nasıl başladıklarını duydunuz mu?
2008'de Airbnb kurulduğunda , hikayenin başlangıcında evlerinin kirasını ödeyemeyen iki adam vardı. Böylece oturma odalarını üç kişilik şişme yatağı olan bir yatak odasına dönüştürmeye karar verdiler. Şişme yatak ile sunulan konaklamanın yanı sıra bir de kahvaltı veriyorlardı. Oturma odasını kiralayarak bir miktar para kazandıktan sonra, hizmetlerini internet üzerinden sunmak için basit bir web sitesi hazırladılar. Bu ilk site Airbnb'nın mevcut web sitesinin tüm özelliklerine sahip değildi, ancak yine de konaklama olanağı sağlayabilir durumdaydı. AirBnB kelimesi 'Air Bed And Breakfast - Şişme Yatak ve Kahvaltı' kelimelerinden gelmektedir.
Airbnb'nin ve aynı şekilde başlayan diğer birçok girişimin hikayesine dayanarak, bir MVP'yi yalnızca en önemli hizmeti (temel işlevi) sağlayan bir ürün olarak tanımlayabiliriz . Bu ürün piyasaya sürüldükten sonra, bunu gerçek kullanıcılar üzerinde test edebilir, onlardan öğrenebilir ve MVP'nizi geliştirmeye ve büyütmeye devam edebilirsiniz. Bir gün, bu MVP'ler tam teşekküllü bir ürün olacak.
Şimdi minimum uygulanabilir bir ürünün ne olduğunu belirledik, beş adımda bir MVP'nin nasıl inşa edileceğini anlayalım.
Başarılı bir minimum uygulanabilir ürün geliştirmenin ilk adımı, iş fikrinizi değerlendirmektir. Kendinizi müşterilerinizin yerine koymaya çalışmak için iki soru sormaya başlayın: 'Bu ürüne neden ihtiyacım var?' ve 'Bana nasıl yardımcı olabilir?' Bu soruları yanıtlamak, ürününüzün ana amacını anlamanıza ve gelecekteki müşterilerinizin gerçek ihtiyaçlarına en iyi çözümü bulmanıza yardımcı olacaktır.
Bu “gelecekteki müşterileri” hedef kitleniz olarak adlandırabiliriz: umuyoruz ki, bu grup sizin ürününüzü satın alarak kullanacaklardır. Ama neden kullanacaklar? Hedef kitleniz için çözebileceğiniz bir problem bulmanız gerekiyor. Bir çözüme ihtiyaç duyan bir problemi bulmanın en iyi yolu, kişisel zorluklarınızı düşünmektir. Sadece doğru aracı bulursanız, kişisel olarak daha iyi yapabileceğiniz bir şey var mı? Ve bu aracı gerçekten oluşturabilir misin? Bu şekilde bir problem bulamazsanız, her zaman pazarın belirli bir segmentindeki problemleri arayabilirsiniz.
Örneğin, Uber'in nasıl başladığına bakacak olursak, başlangıçta birkaç metropol alanında premium siyah arabalar talep eden bir uygulama olduğunu görebiliriz. 'premium' kelimesinin olağan anlamının 'pahalı' olmasına rağmen, Uber hiç de pahalı bir hizmet değildi. Servis, düşük maliyetli bir müşteri segmentine, örneğin çok pahalı olduğu için, geleneksel bir taksi hizmeti için birinci sınıf bir siyah araba çağıramayan insanlar için tasarlandı. Aynı şekilde, kendi probleminizi pazarın belirli bir segmentinde bulabilir ve bir çözüm önerebilirsiniz.
İnsanların paradan tasarruf etmelerine yardımcı olacak bir uygulama oluşturmak istediğinizi düşünün. Para tasarrufu, birçok insan için oldukça açık ve net bir hedeftir. Neredeyse herkes ceplerinde fazladan bir miktar para olmasını ister. Para tasarrufu için kupon kullanabilir ve yiyecek, ayakkabı, hediye veya başka mal ve hizmetlerde indirimlerden yararlanabilirsiniz. Bu kuponlar ve indirimler mağazaların, dağıtım hizmetlerinin vb. web sitelerinde bulunabilir.
Ancak bazen insanların bu indirimler için internete bakmaya zaman bulamazlar ve sonuç olarak mal ve hizmet için ihtiyaç duyduklarından daha fazla para öderler. Bu nedenle, insanların indirimleri ve kuponları daha kolay bir şekilde aramalarına ve en önemlisi de para biriktirmelerine yardımcı olan bir uygulama geliştirebilirsiniz. Bu nedenle, bu ürünün birincil amacı, kullanıcıların kolayca indirimler (daha ucuza alabilmek için) aramalarına izin vermek olacaktır.
Piyasada zaten benzer ürünler olup olmadığını anlamak için bir rakip analizi yapmanız gerektiği açıktır. Ancak bazen, girişimciler, ürünlerine özgü bir inanç nedeniyle rakip analizini görmezden gelirler. Doğrudan rakiplerinizin olduğunu düşünmüyorsanız bile, ürününüzün benzersizliğine olan inancınız, ürününüzü güvenle pazara sunmak için yeterli bir zemin değildir. Rakip analizi ne olursa olsun olmazsa olmazdır.
Rakiplerinizin web sitelerini veya uygulamalarını araştırmanıza ve aylık trafiği, trafik kaynakları, web sitesi veya uygulama sıralaması (global olarak ve belirli bir ülkede), kullanıcıların coğrafi konumları ve diğer yararlı bilgiler hakkında bilgi edinmenize yardımcı olabilecek çeşitli araçlar mevcuttur. Tüm bu verilerin küçük bir hata payı içinde olacağını unutmayın. Bu türün en popüler ücretsiz hizmetlerinden biri de www.similarweb.com sitesidir . SimilarWeb ile, yapmanız gereken tek şey bir siteye bir link kopyala yapıştırmak veya sadece tarayıcınızda bir uzantı kurmaktır.
Düşünebileceğiniz diğer popüler ücretsiz araçlar, App Annie, Ahrefs, Follow ve QuantCast ürünleridir. Ödemeye yapmaya hazırsanız, SensorTower veya MOZ ürünleri de mutlaka kontrol etmelisiniz.
Ayrıca, rakip ürünlerinizle ilgili geri bildirimleri bulabilir ve analiz edebilirsiniz. Rakiplerinizin ürünleri hakkındaki müşteri geri bildirimlerini analiz etmek, kendi çözümünüz için mevcut çözümlerin eksikliklerini gideren bir MVP oluşturmanıza yardımcı olabilir! Özetlemek gerekirse, rakiplerinizden iyi fikirler almaktan ve hatalarından ders çıkarmaktan çekinmeyin. Hedef kitlemiz için çözdüğümüz problemi belirledikten ve rekabeti analiz ettikten sonra ana kullanıcı akışına geçip tanımlayabiliriz.
Bir ayakkabı mağazası açmak istiyorsunuz. Kullanıcı akışını düşünelim. Gelecekteki ürününüz için kullanıcı akışını tanımlamaya başladığınızda, doğrudan ana hedefine odaklanmanız gerektiğini unutmayın. Ayakkabı satan bir çevrimiçi mağaza oluştururken, ana hedefiniz kullanıcıların çevrimiçi ayakkabı satın almalarına izin vermektir.
Ana kullanıcı akışını tanımlamak için öncelikle süreç aşamalarını tanımlamalıyız. Bu aslında oldukça kolaydır, çünkü yapmanız gereken tek şey, ürünün ana hedefine ulaşmak için gerekli adımları açıklamaktır. Bu noktada belirli özellikler hakkında daha az düşünmeli ve “ayakkabı bul”, “ayakkabı satın al”, “siparişleri yönet” ve “siparişi tamamla” gibi temel görevlere daha fazla odaklanmalısınız. Bunlar son kullanıcılarınızın kullanacakları temel alanlardır. Tüm bu süreç aşamaları tanımlandığında, her aşama için gerekli özellikleri de tanımlayabilir duruma geleceğiz.
Müşterinin ürününüzü kullanırken atması gereken tüm adımları tanımladığınız anda, her aşama için belirli özelliklerin bir listesini oluşturmaya başlayabilirsiniz. Sahip olduğunuzu düşündüğünüz tüm özellikleri ön plana çıkartabilirsiniz, ancak kesinlikle gerekli değildir. Her bir aşama için bir özellik listeniz olduğunda, bunları önceliklendirmeniz gerekir. Özellikleri önceliklendirmek için aşağıdakileri yapabilirsiniz:
İşin ilk kapsamı tanımlandığında, geliştirme aşamasına geçiyoruz. Ürün geliştirme neredeyse tamamlandığında, ürünün test edilmesi gerekir. İlk test aşaması, henüz piyasaya sürülmediğinde ürünün kalitesini iyileştirmek için çalışan Kalite Güvence mühendislerimiz tarafından yürütülür. Bir ürünün alfa veya beta testi için hazır olmasını sağlarlar .
Alpha testi ayrıca bir Arkadaş ve Aile sürümü olarak da adlandırılabilir; çünkü genellikle ürününüzün alfa derlemesini genellikle sınırlı bir odak grubuna, çoğu durumda arkadaşlara ve akrabalarınıza verirsiniz. Önce alfa testi yapabilir ve daha sonra beta sürümüne geçebilir veya doğrudan beta testine geçebilirsiniz. Ürün alpha testini geçtiği anda beta testi için hazırdır. Beta testi hakkında konuştuğumuzda, ürünün gerçek kullanıcılar tarafından test edilmek üzere gerçek dünyaya doğru gittiğini kastediyoruz. Beta test süresi değişir, ancak yeterli geri bildirim almak genellikle birkaç hafta kadar sürer. Beta testinden gelen geri bildirimlere dayanarak, ürününüzün yeni sürümlerinde değişiklikler yapmayı düşünebilirsiniz. Sadece önemli değişikliklerin hemen yapılması gerektiğini unutmayın.
Kullanıcılarınız, ürününüzün hangi özelliklerin eksik olduğunu ve hangi özelliklerin gerekli olmadığını tanımlayan tek kişidir. Kullanıcı geri bildirimini topladıktan sonra, ürününüzü tekrar geliştirmeye başlayabilir, ardından test edebilir, öğrenebilir ve tekrar oluşturabilir, tekrar test edebilir ve tekrar öğrenebilirsiniz. Bu süreç sonsuz bir döngüdür. Her zaman ürününüzü ve hizmetinizi geliştirmeli denemeli ve öğrenmelisiniz. Sonra da öğrendikleriniz ile tekrar geliştirmelisiniz.
MVP geliştirme maliyetlerinin ne kadar olduğunu merak ediyorsanız, çoğu durumda bir ürün geliştirme maliyetinin birçok faktöre bağlı olduğunu bilmelisiniz. En önemlilerinden biri projenizin karmaşıklığıdır. Airbnb benzeri bir web sitesi oluşturmanın yaklaşık maliyeti çok düşük olabilirken başka sektörlerdeki işletmeler için bu rakamlar çok daha büyük yerlere gelebilmektedir.
Birçoğumuz, bir minimum uygulanabilir Ürün (MVP) kavramını ve girişimler için faydalarını biliyoruz. Bir MVP, fikrinizi erken benimseyenlere (early adapters) ulaştırmanıza ve iyileştirmeler yapmak için geri bildirim almanıza yardımcı olur. Fakat Minimal Pazarlanabilir Ürün (Minimal Marketable Product - MMP) veya Minimum Sevilebilir Ürün (Minimum Loveable Product - MLP) oluşturarak kolayca satılabilir bir ürün oluşturabileceğinizi biliyor muydunuz?
Elbette, bir MVP ürününüzün temel özelliklerini ve değerini müşterilere ve yatırımcılara iletmek için mükemmeldir. Ancak, ürününüzün olabileceği her şeyi göstermez. Bir MVP, hedeflerinize ve kaynaklarınıza bağlı olarak bir MMP veya MLP geliştirebileceğiniz bir temel özelliğindedir.
Bu iki kavram hakkında daha fazla şey öğrenelim ve işinize sundukları avantajları inceleyelim.
Minimum pazarlanabilir ürünün ne olduğunu anlamak için, bu terimin kökenine bakmamız gerekiyor. MVP'nizin ilk versiyonunu geliştirdiğinizi düşünün. Fikrinizi test ettiniz, geri bildirim topladınız ve yinelediniz. Bu döngü, potansiyel müşterilerin satın almak isteyeceği bir ürün sürümüne ulaşana kadar bir süre devam edebilir.
Bu şekilde düşünün: Bir MMP, MVP'nizin birkaç versiyonunun birleşimidir. Her bir sürümde yeni özellikler geliştirdiğinizde, ürününüz en verimli ve kompakt biçiminde bir görünüme kavuşur.
Peki bir MMP tam olarak bir MVP'den farklı mıdır? Bir MVP'nin amacı, iş fikrinizi doğrulamak ve kullanıcılara ürün için para ödemeye istekli olmak için hangi problemlerin çözülmesi gerektiğini belirlemektir. Minimal pazarlanabilir bir ürün, satılabilir bir ürün haline gelene kadar sürekli olarak geliştirilmiş bir MVP'dir. Minimal pazarlanabilir ürün satılabilmesi için gerekli minimal özelliklere sahip ürününüz olacaktır.
Gelişmekte olan bir ürünle ilgili en belirsiz şey ve aynı zamanda en önemlisi olan şey ürünün geleceğidir. Hiçbir pazar araştırması, bir ürünün kullanıcılara sunulmasından sonra nasıl bir şeye benzeyeceğini tahmin edemez. Minimum pazarlanabilir ürün, arıza durumunda kayıpların en aza indirilmesine yardımcı olabilir ve anlaşılabilir pazar geliştirme öngörüsünün eksikliğini hafifletebilir.
MMP'ye bir dizi güvenlik yastığı olarak bakmak da mümkündür:
MMP'mizin tüm bu avantajlara sahip olmasını ve ilk versiyonunun satılabilir bir ürün olmasını nasıl sağlayabiliriz? İşte MMP ürününüzün MVP konseptinin üzerine inşa edilmesi işte tam olarak da bu noktada devreye giriyor.
Bir MMP'nin birkaç versiyonunun bir MMP'ye dahil edilmesi iki temel fayda ile birlikte gelir:
MVP ile daha verimli sonuçlara yol açabileceğimizi zaten belirlemiştik. Şimdi, ürününüzün başarılı sürümünü koruyan MVP'den MMP'ye etkili bir geçiş yapmak için gerekli noktaları vurgulamak istiyoruz.
Bu noktada, bir MVP gibi, minimal pazarlanabilir ürününüzün mutlaka bir sorunu çözmesi gerektiğini unutmayın. Ürün performansında ve dayanıklılığında mükemmelliğin sağlanması, potansiyel müşteriler için yararlılık sağlamaz.
Ürününüzün yargılanacağı en önemli kriterlerin 'Ürünün Değeri' ve 'Çözümlerinin Etkinliği' olduğunu daima unutmayın.
Bir MVP'ye ve bir MMP'ye benzer şekilde, minimum sevilebilir bir ürün, pazara sunulabilen satılabilir bir ürünün en basit sürümüdür. Fakat bir MVP, işlevsel olmayan elemanlardan arındırılmış çıplak bir ürün iken, bir MLP, müşterileri öveceği ve arkadaşlarına tavsiye ettiği noktaya gelebilecek sevdirebilen bir ürün olmayı hedeflemektedir.
İnşa ettiğiniz ürünün sevilebilir olup olmadığını nasıl anlarsınız? Aşağıdaki özellikler bir MLP'yi bir MVP veya MMP'den ayırt etmenize yardımcı olacaktır:
MLP oluşturmak, kullanıcıların hoşgörü yerine sevdikleri bir ürün oluşturmak anlamına gelir.
MVP veya MMP' den ayrı olarak MLP hangi özelliklere sahiptir? Buna cevap vermek için, fikrinize dayalı bir MLP oluşturmanın avantajlarını vurgulamalıyız:
Bir MVP, ürününüzü pazara sunmanın hızlı bir yoludur ve bir MMP, işin bitiminde satılabilir bir ürün iken, bir MLP bu fikirleri birleştirir. Ekibin odağı nedeniyle hızlıdır ve müşterinin ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğundan dolayı satılabilirdir.
Bir MMP'den farklı olarak, bir minimum sevilebilen ürün birkaç MVP versiyonunu içermez; Sadece MVP konseptini geliştirir. Bir MLP oluşturmaya başlamak için bir MVP'yi bitirmeniz bile gerekmez; Yapmanız gereken tek şey, ürününüzün değerini belirlemektir ve en düşük özelliklerine odaklanmak ve daha sonra sevilebilirliğe ulaşmak için devam etmektir.
Bir MLP' yi nasıl oluşturacağınızı adım adım ele alalım:
Kuruluşunuzdaki en hevesli ve verimli insanlardan oluşan bir grup oluşturun ve bunları bu projeye atayın. Ardından, baştan sona kadar başarıya giden yolunuzu haritalayabileceğiniz bir atölye oluşturun. Ayrıca, zamanınıza ve bütçenize kısıtlamalar getirin.
Projenin her aşaması için bir son tarih belirleyerek ve finansal yatırımı sınırlayarak, iş kapsamını azaltırsınız. Bu, sizin ve ekibinizin hızlı ve uygun maliyetli bir çözüm bulmaya zorlanacağı anlamına gelir. Ayrıca, kısıtlamalara uyum sağlamanız ve değerden fedakarlıkta bulunmadan kompakt bir MLP oluşturmayı öğrenmeniz gerekecektir.
Ürününüz için açık bir amaç belirleyin ve bu amaca mükemmel bir şekilde ulaşmanıza yardımcı olabilecek bir özellik geliştirmeye odaklanın. İdeal olarak, nihai konsept müşterilerinizin belirli bir problemini çözmeli ve ürünün benzersiz değerini kullanıcılara iletmelidir.
“Çözüme değil, soruna aşık olun” derken, sorunun her yönünü bildiğiniz sürece, ürününüzde bir üstünlükle karşılaşacaksınız demektir.
Sade bir pasta düşünün: üstte süslemeler yok, sadece bazı çıplak tabakalar ve orda burada kremalar. Evet, amacına hizmet eder, ancak müşterinizi bunaltır. Daha sonra aynı pastayı alın güzel bir şekilde kremayla kaplayın ve üstünü taze meyvelerle süsleyin. Şimdi karakteri var ve olumlu duygular uyandırıyor, değil mi?
Çekici olmasını sağlamak için aynı stratejiyi ürününüze de uygulayın.
Ürününüz pazara sunulduğunda, müşteri kazanmaya başlayacaktır. Bu müşterileri bağlamanız ve MLP'nizle ilişkili bir topluluk duygusu geliştirmeniz gerekiyor.
Ürününüze özel bir sosyal medya sayfası oluşturarak işe başlayabilirsiniz. Mümkün olduğunca arkadaş canlısı ve ilgi çekici hale getirin. Yakında müşterileriniz aktif hale gelecek ve diğer potansiyel kullanıcılarla konuşacak benzersiz içerikler eklemelisiniz.
Sevimlilik kavramını ürününüze dahil etmek, fikrinizin öne çıkmasına yardımcı olur. Büyük olasılıkla, hedef pazarınız aynı sorunu çözen birçok ürünle doludur. Ürünün cazibesini biraz fazladan düşünerek, istikrarlı bir pazarı bozabilir ve müşterilerinizin dikkatlerini çekebilirsiniz.
Artık minimum pazarlanabilir bir ürüne ve minimum sevilebilir bir ürüne aşina olduğunuza göre, bunları hedeflerinizle ilişkilendirebilir ve sizin için en uygun olanı seçebilirsiniz.
Sen Ne Düşünüyorsun ?